Dolar 40,6825
Euro 47,3997
Altın 4.444,44
BİST 10.972,63
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 30°C
Açık
İstanbul
30°C
Açık
Paz 31°C
Pts 31°C
Sal 30°C
Çar 30°C

İşçilerden Ortak Basın Açıklaması

Türkiye’nin dört bir yanından gelen işçiler, bugün saat 15.00’da Kartal’da yapılan “İşçi Emekçi Mitingi’nde” buluştu. Birçok işçi sendikası, sivil toplum kuruluşu ve emekçilerin katılımıyla gerçekleşti. Mitingde işçiler, işyerlerindeki sorunlara, Kod-29’a, KHK ve sendikal örgütlenmenin önündeki engellere ilişkin açıklama yaptı.

İşçilerden Ortak Basın Açıklaması
24 Ekim 2021
A+
A-

İstanbul’da işleri ve hakları için direnen Sinbo, Carrefour, SML Etiket, Bayrampaşa ve Bakırköy Belediyeleri, Tur Assist ile Alba Plastik işçilerinin çağrısıyla bir araya gelen 41 siyasi parti, sivil toplum örgütü ve işçi sendikası bugün Kartal Meydanı’nda “İşçi Emekçi Mitingi’nde bir araya geldi.

Mitingde araya gelen işçiler;  Kod 29 uygulaması, iş ve gelir güvencesi, taşeron çalışma, Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK), sendikal örgütlenmenin önündeki engeller, iş yerlerindeki taciz ve mobbinge dair taleplerini dile getirdi.

Mitinge, 4. Vardiya İşçi Dayanışması, Alba Plastik Direnişçileri, Avukat Dayanışması, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), Bakırköy Belediye Direnişçileri, Bayrampaşa Belediye Direnişçisi, Birleşik İşçi Kurultayı (BIK), Carrefour Direnişçisi, Devrimci Hareket, Devrimci Parti, Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası (DEV TEKSTİL), Devrimci Turizm-iş Sendikası (DEV-TURİZM İŞ) Marmara Bölge Şubesi, Dostluk ve Kültür Derneği (DKDER), Ekmek ve Onur,Emeğin Gücü Derneği, Emek ve Adalet Platformu, Emekçi Hareket Partisi (EHP), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP),Genç İşçi Derneği (GİDER),İnşaat Emekçileri Sendikası (İNŞAAT-SEN),İstanbul KHK’lılar Platformu,İşçi Hareketi Koordinasyonu, İşçi Kadın Meclisleri, İşçi Temsilcileri Konseyi (ITK), İşçinin Kendi Partisi (İKEP), Kaldıraç, Kırmızı Gazete, Mağaza Market işçileri Sendikası (MAĞAZA MARKET-SEN), Mücadele Birliği, Neo-Trend Tekstil Direnişçileri, Proleter Devrimci Duruş (PDD), Sinbo Direnişçisi, SML Etiket Direnişçisi, Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP), Sosyalist Kadın Hareketi (SKH), Tekstil İşçileri Sendikası (TEKSTİL-İŞ SENDİKASI), Tur Assist Direnişçisi,Turizm, Eğlence ve Hizmet İşçileri Sendikası (TEHİS), Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası (TOMİS),Yeni Demokrat Gençlik (YDG) katıldı.

Ayrıca HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ve HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay’da işçileri yalnız bırakmadı.

İşçi Emekçi Mitingi’nde okunan ortak basın açıklaması şu şekilde:

“Bizler pandemi sürecinde daha da yoksullaşan, işsiz kalan, güvencesiz çalışmaya itilen milyonlarız. Pandeminin ve krizin faturası bizlere kesilirken sermaye sahipleri bu dönemde karlarına kar kattılar.

“İşten atmak yasaklandı” dendi. Madde 25/2’den (Kod 29) işten atılanların oranı %70 arttı. Pandemi döneminde günde ortalama 500 işçi kod 29’la işten atıldı. Nasıl ki KHK’larla yüzbinlerce kamu emekçisi fişlenip, sosyal ölüme terk edildiyse yüzbinlerce işçi-emekçi de Kod 29ʻla fişlendi.

Kod 29’a karşı verilen mücadeleler sonucunda “Kod 29’u kaldırdık” demek zorunda kaldılar. Ancak farklı kodlar vererek Madde 25/2’yle işten atmalar devam ediyor. İşten atma yasağının bitmesiyle pek çok iş yerinde toplu işten atmalar devam ediyor. TÜİK işsizlik oranlarının düştüğünü iddia ederken gerçekte işsizlik oranı üç yılda 11 puan arttı.

Yeterli denetim yapılmadığı, önlem alınmadığı için başta inşaat sektöründe olmak üzere iş cinayetleri hız kesmeden devam ediyor. İşsizlik ve gelecek kaygısı sebebiyle intiharlar artıyor. Gelecek kaygısı yaşayan kesimlerin başında gelen gençler; işsizlik, iş olduğunda da düşük ücretler dayatmasıyla

boğuşuyor. Diğer yandan EYT’lilerin yaşadığı hak gaspları pandemi sürecinde devam ediyor. Emine Erdoğan’ın Sıfır Atik Projesi ile oluşan rant için atık kağıt işçileri hedefe çakılıyor. Emeklerine sahip çıkan atık kağıt işçileri polis saldırısına uğruyor, depoları kapatılıyor, tutuklanıyor.

iş yerlerinde çalışma koşulları her geçen gün kötüleşirken en basit korona önlemleri dahi alınmıyor. Diğer yandan yükselen enflasyon karşısında ücretlerimiz eriyor. Temel tüketim maddelerine, faturalara, ev kiralarına gelen zamlar karşısında düşük ücretler dayatılıyor. İnsanca yaşamaya yetecek ücretin çok altında olan asgari ücret genel ücret haline getiriliyor.

Ücretsiz izin gibi uygulamalarla güvencesiz çalışma, genel çalışma biçimi haline getiriliyor. Belirli süreli iş sözleşmesi ve İŞKUR üzerinden işe alımlar artıyor. “Kamuda çalışan taşeron işçilere kadro müjdesi” diyerek sözde kadroya alınan işçilerin hakları gasp ediliyor.

Emperyalistler ve hizmetindeki iktidar sistemin yaşadığı krizi aşmak için mazlum halklara dönük kanlı katliamlarını arttırıyor. AKP-MHP iktidarı içerde ve dışarda sermayenin ve kendi gerici-faşist çıkarlarının bir parçası olarak kanlı ve kirli saldırıların ortağı oluyor. Gerici-faşist çeteler besliyor ve kirli

işleri için her türlü desteği sunuyor. İşçi ve emekçiler etnik, inançsal ve her türlü kimlik üzerinden ayrıştırılıyor.

Bir yandan “mülteci” düşmanlığı kışkırtılırken diğer yandan “mülteci” işçiler asgari ücretin de altında ücretlerle, güvencesiz çalışmaya zorlanıyor. Türkiyeli işçilere kölece çalışma koşullarını kabul ettirmek için patronların elinde silaha dönüşen mülteci İşçiler en ağır sömürü koşullarına maruz kalıyor. Kapitalistler Türkiye’den yurtdışına götürdükleri işçilere de aynı koşulları dayatıyor. Ücretleri başta olmak üzere tüm haklarını gasp ediyorlar. Kısacası taşeron ve güvencesiz çalışma biçimleri artıyor.

Ayrıca pandeminin en ağır faturası kadın işçi ve emekçilere kesiliyor. Pandemi sürecinde ev içi yükleri artan kadınlar işyerlerinde de en fazla hak gasbına uğrayan kesim oluyor. İlk olarak kapının önüne yine işçi kadınlar konuluyor. Diğer yandan işyerlerinde kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik taciz, mobbing, şiddet gibi saldırılar da pandemi sürecinde artıyor. Kadınlar ve LGBTİ+’lar bu tarz saldırılarla yıldırılmaya ve ağır çalışma koşullarını kabul etmeye zorlanıyor.

Pandemi sürecinde artan hak gaspları karşısında sendikalaşma eğilimi artış gösteriyor. Ancak anayasal bir hak olan sendikalı olma hakkı pek çok iş yerinde engelleniyor. Buna rağmen işçiler “sendikalı olma hakkına” dört elle sarılmaya devam ediyor.

Kod 29’a, keyfi işten atmalara, hak gasplarına, sendikal faaliyetin engellenmesine, kölece çalışma koşullarına, kadın işçilere yönelik tacize-mobbinge karşı pek çok yerde işçiler direnişte. Sinbo, SML, Bakırköy, Bayrampaşa ve Şişli Belediyeleri, Tur Assist, Alba Plastik, Bel Karper, AdkoTurk, Xiaomi Salcomp, Kentpar, CarrefourSa, Baldur, Uzel, Cargill, Rönesans Holding, Tanzim Market, A101, Kayı İnşaat işçileri ve daha birçok işçi direniş ve mücadele bayrağını yükseltiyor.

Direnişçi işçiler keyfi yasak ve engellemelere rağmen kararlılıkla mücadele ediyorlar. Nasıl ki 1 Mayıs’ta pandemi önlemi adı altında dayatılan keyfi yasaklar fili-meşru mücadeleyle boşa düşürüldüyse aynı kararlılık devam ediyor. Sinbo Direnişçileri Kod29’un kaldırılması talebi ile Ankara’ya yürüdüler. Her

gün karşılarına çıkan polise “Biz meşruyuz, asıl siz suçlusunuz, dağılın!” seslenişleri hala hepimizin kulaklarında. Migros Direnişçileri’nin “Bizden çaldıklarınızı geri alacağız! Korkmuyoruz yine geleceğiz!”seslenişini unutmuyoruz. Coşkumuzu, maden işçilerinin haklı ve meşru mücadelelerinden aldıkları güçle önlerine çıkan jandarmaya “Öyle mi alay komutanı!” seslenişinden alıyoruz.

Bizler, sendika hakkının gaspina, keyfi işten atmalara, Kod 29’a karşı direnen işçilerin çağrısıyla bir

araya geldik. İşçilerin kürsüsünü kurduğumuz mitingimizde söyleyecek daha çok sözümüz var.

Bu kürsü, iktidarın baskı ve saldırı politikalarına karşı mücadele edenlerin kürsüsü.

Bu kürsü, kadın ve LGBTI+ düşmanı politikalara, işçi kadınlara yönelik sömürüye, baskıya, tacize,

mobbinge karşı mücadele edenlerin kürsüsü.

Bu kürsü, mülteci düşmanlığına, esnek ve kuralsız çalışmaya “Hayır” diyenlerin kürsüsü.

Bu kürsü, coğrafyamızda, Ortadoğu’da ve dünyanın her yerinde mazlum halklara karşı gerçekleştirilen

saldırılara karşı işçilerin birliği ve halkların kardeşliği şiarını yükseltenlerin kürsüsü.

Bu kürsü, sendikal bürokrasiye karşı mücadele edenlerin kürsüsü.

Bu kürsü, gece yarısı kararnameleri ile işinden edilen, tüm hakları gasp edilen yüzbinlerce KHK’lının

kürsüsü.

Bu kürsü, insanca yaşamaya yetecek asgari ücret talebini yükseltenlerin kürsüsü.

Bu kürsü, kazanılmış hakları gasp edilen emeklilikte yaşa takılan EYT’lilerin kürsüsü.

Bu kürsü, kayyım rektörlere karşı mücadele eden, barınma hakkı için sokaklarda olan, geleceğine sahip

çıkan üniversite öğrencilerinin kürsüsü.

Mitingimiz bu mücadelede önemli bir adım. Şimdi buradaki kararlılığı, mücadele kıvılcımını fabrikalarda, sanayi havzalarında ve hayatın olduğu her yerde baskı ve sömürüye karşı yangına dönüştürme zamanıdır. Emeğimizi çalan, haklarımızı gasp eden sermayenin ve onun temsilciliğini yapanların karşısına örgütlü bir sinif olarak daha güçlü çıkmak için attığımız bu adımı büyütme zamanıdır. Fabrikalarımızda, işyerlerimizde yan yana gelme, taban örgütlerimizi kurma zamanıdır. Bizlerin örgütsüzlüğünden faydalanan kapitalistlerin, iktidarın ve tüm kurumlarının sefil çıkarları için insanlığa dayattığı yıkımlara karşı sınıfımızın gücünü gösterme zamanıdır.

Kardeşler; bizler çalışma alanlarımızda ve her yerde şimdi daha güçlü adımlar atacağız. Tüm sınıf kardeşlerimize de sömürü, baskı, kölelik üzerine kurulu bu düzene karşı attığımız adımları güçlendirme çağrısını bu kürsüden bir kere daha yapıyoruz. Bütün işçi ve emekçileri, bu sömürü düzenini yaratan sermaye sınıfına karşı mücadeleye çağırıyoruz. Mitingimizden sonra da tüm katılımcıların bu çağrıyı her yere taşıyacağını biliyoruz. Özgürlüğümüzü kendi ellerimizle yaratacağız! Gelin şimdi bir kez daha taleplerimizi hep birlikte

haykıralım:

Madde 25/2 (Kod 29) Kaldırılsın!

Herkese iş ve Gelir Güvencesi Sağlansın!

Taşeron Çalışmak Yasaklansın!

İş Yerlerinde Taciz, Baskı, Mobbing Son Bulsun!

KHK’lar İptal Edilsin!

Sendikal Örgütlenmenin önündeki Engeller Kaldırılsın!

Yaşasın İşçilerin Birliği!

Kahrolsun Kapitalist Sömürü Düzeni!

Birleşe Birleşe, Direne Direne Kazanacağız!”

HABER: Hasan Sezgin Karabulut

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.