Sivil Toplum Kuruluşları (STK’lar), toplumda çeşitli alanlarda ihtiyaç sahiplerine destek sağlamak amacıyla hayati bir rol üstlenmektedir. Bu kuruluşların temel işlevleri arasında vatandaşların ihtiyaçlarını savunmak, sosyal adalete katkıda bulunmak ve demokratik yönetişimi geliştirmek yer almaktadır.
Yurtdışında faaliyetlerini sürdüren; hükümet tarafından desteklenen STK’lar da vatandaşın yaşantısını göz ardı etmiş durumda.
Adeta “Öküz öldü, ortaklık bitti” dercesine, yapılan bu faaliyetler ise vatandaşları ortada bıraktı. Seçim dönemini lehine kar sayarak hareket eden STK başkanları ve temsilcileri istediklerini elde edemeyince yahut, ceplerini kabarttıktan sonra köşelerine çekilir olması ilçe halkın çalacak kapılarını yok etti.
SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI NE İŞ YAPAR?
Hükümet tarafından desteklenen STK’larda da durum farklı değil. Yurt dışında faaliyetlerine ağırlık veren hükümet destekli kurumlar ise kendi yurdunun ihtiyaç sahiplerini göz ardı ediyor. Bundan dolayı ihtiyaç sahiplilerin kapısını çalacağı hemşehri dernekleri ise seçim sürecini çıkar amaçlı kullanmalarından dolayı durum içler acısı bir hal aldı.
Vatandaşın gözünde başvurularak, derdini anlatıp dermana kavuşacağı kurumların sayısı bir bir düşerken; hal böyle olunca vatandaşın maddi ve manevi yükü ilçe kaymakamlıklarının sosyal yardımlaşma vakıfları ile ilçe belediyelerine kaldı. Peki bu kurumlar neden var?
VATANDAŞ KAPI ÇALAN DEĞİL, KAPISI ÇALINAN OLDU!
Peki soruyoruz sizlere;
STK’lar tarafından yardım adı altında toplanan fonlar nereye gitti?
Depremzedeler, neden unutuldu?
COVİD-19’dan dolayı iflasın eşiğine sürüklenen ve borç batağına giren vatandaşların kalkınması için başlatılan çalışmalar neden yarım bırakıldı?
Seçim döneminde vatandaşlara verilen vaatler neden rafa kaldırıldı?
Tüm bunların yanı sıra destek göremeyen vatandaşlardan ise yardım adı altında toplanılan maddi kaynakların ise nereye gittiği belirsizken; kapı çalan değil, kapısı çalınan yine vatandaş oldu.