Dolar 36,4554
Euro 38,2908
Altın 3.441,15
BİST 9.602,16
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 6°C
Çok Bulutlu
İstanbul
6°C
Çok Bulutlu
Sal 10°C
Çar 13°C
Per 12°C
Cum 12°C

Sultanbeyli’nin tarihi ve doğal incisi: Aydos Kalesi

Sultanbeyli’de “İstanbul’un fethinin başladığı yer” olarak bilinen Bizans eseri Aydos Kalesi, tarihi ve doğal güzelliğiyle ziyaretçilerin ilgisini çekmeye devam ediyor.

Sultanbeyli’nin tarihi ve doğal incisi: Aydos Kalesi
20 Kasım 2024
A+
A-

Sultanbeyli’nin en önemli tarihi yapılarından biri olan Aydos Kalesi, sahip olduğu tarihi ve doğal güzelliğiyle ziyaretçilerin ilgi odağı olmaya devam ediyor.

Yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan kale, sadece Sultanbeyli’nin değil, İstanbul’un önemli kültürel ve tarihi simgelerinden biri haline geldi.

Sultanbeyli’nin kültürel yaşamları en iyi şekilde yansıtan bu kale, ilçenin tanıtımına da önemli katkı sağlıyor.

”SULTANBEYLİ DENİNCE İLK AKLA GELEN AYDOS KALESİ’DİR”

Sultanbeyli Belediye Başkanı Ali Tombaş, ilçenin önemli yapısı olan Aydos Kalesi’nin tarihi ve doğayla iç içe bir varlık olduğunu belirtti.

Tombaş, “Sultanbeyli denince ilk akla gelen Aydos Kalesi’dir. Biz de turizm çalışmalarımızla kalemizi marka haline getirmeyi amaçlıyoruz. Tarihimizde kolay kazanılmış zaferler yoktur. İstanbul’un fethine giden yolda büyük emek, gayret ve fedakârlık bulunmaktadır.

Prof. Dr. Halil İnalcık’ın ifadesiyle, İstanbul’un fethine açılan kapı olan Aydos Kalesi’ni görmeye gelen misafirler, hem kalemizi ziyaret etsin hem de manzarayı fotoğraflayıp tadını çıkarsın” dedi.

TARİHE AÇILAN KAPI AYDOS KALESİ 

Aydos kalesi, Bizans (Doğu Roma İmparatorluğu) döneminde Konstantinopolis-Anadolu ticaret yolu üzerindeki en stratejik bölgelerden birine kontrol ve savunma amacıyla inşa edilmiştir.

Adını Yunanca’daki Aetos(kartal)’dan alan Aydos dağının kuzeydoğu tarafında, bölgeye hakim bir tepeye inşa edilmiştir. İstanbul şehir merkezinin 36 km doğusunda ve Marmara Denizi’nin 8 km kuzeyinde bulunan , Sultanbeyli İlçe sınırları içerisinde yer alan tepe deniz seviyesinden 325 metre yüksekliktedir.

Türk akınlarının yoğunlaştığı XI.yy’dan itibaren Bizans’ın kale sisteminde ciddi bir değişikliğe gitmesi sebebiyle Aydos Kalesi’nin, Türklerin Bizans topraklarına yönelik saldırılarını önlemek üzere inşa edildiği düşünülmektedir.

Çünkü, daha önce ülke sınırlarında kaleler inşa edilirken Türk akınları sonrası anayollar ve büyük akarsu kıyılarında stratejik önemi haiz kaleler inşa edilmeye başlanmıştır.

Aydos Kalesi’nin bugüne taşınmasında büyük emeği olan değerli Tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık; Aydos Kalesi’ni, İstanbul’un fethinin başladığı yer olarak tanımlamaktadır.

AYDOS’UN MASALSI HİKAYESİ 

Aydos’un masalsı hikayesi ilk kez Aşık Paşazade’nin 1400’lerde kaleme aldığı Tevarih-i Al-i Osman eserinde yer almıştır. Bu hikaye çok ilgi görmüş ve sonraki dönemlerde başka yazarlar tarafından farklı biçimlerde dile getirilmeye devam etmiştir.

Aydos Kalesi’nin fethini; Mehmed Neşri ”Kitab-ı Cihannüma” eserinde bir aşk öyküsü olarak, Hoca Sadettin Efendi ise ” Tâcü´t-Tevârîh” adlı eserinde dinî bir öykü olarak anlatmıştır. Sonraki yıllarda Hadidi, İbn-i Kemal, Katip Çelebi, Solakzade Mehmet Hemdemi Efendi, Joseph von Hammer-Purgstall ve Alphonse de Lamartin de fetih hikayesini kendi eserlerine taşımıştır.

Bunlara ek olarak 1558 tarihli Osmannâme’de Arifî’nin konuyu resmettiği bir minyatürü yer almıştır. Minyatürde tekfur kızının, uzun saç örgüsünü kaleden sarkıtarak Abdurrahman Gazi’yi kaleye çıkardığı tasvir edilmiştir.

Bu anlatımın esin kaynağının XI.yüzyılda Firdevsî’nin yazdığı Şehnâme olduğu iddia edilmektedir. Bununla beraber günümüzde de bu hikayenin Türk sinemasında unutulmaz tarihi filmlere ilham kaynağı olduğu düşünülmektedir.

 

 

 

 

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.